TIPTA SAÇ BAKIMI, DÖKÜLMESİ VE SAÇ EKİMİNİN TARİHİ
Tıp tarihinde Hipokrat’tan beri saçsızlık üzerine çalışmalar yapılmıştır.
Eski Mısır’daki doktorların kel kafa derisine Nubian dağ keçisi yağı veya yağda haşlanmış ezilmiş siyah bir kertenkele karıştırıp, deriye örtü şeklinde örtülmesini öneriyorlardı. On yedici yüzyılda Malpighi saç kanallarını, 1822 yılında ise Dieffenbach saç naklini tanımlamıştır. Kellik için Plastik Cerrahlar saçlı deriden doku kaydırmış ya da dokuyu büyütüp kaydırmıştır. Bunun için doku genişleticiler kullanmışlardır.
Anladığımız anlamda ilk saç nakli 1939’da Shoija Okuda tarafından yapılmıştır. Modern saç restorasyon cerrahisinde önemli bir adımlardan biri ,New York’lu hekim Dr. Norman Orentreich’in 1959’da makrograft tekniğini bildirmesidir.
TIPTA SAÇ BAKIMI, DÖKÜLMESİ VE SAÇ EKİMİNİN TARİHİ – Ankara Saç Ekimi
Dr. Norman Orentriech “donör dominans” kavramını da ortaya atmıştır. Bu teoriye göre iki kulak arası alanda bulunan donör saçlar alıcı bölgeden bağımsız olarak özelliklerini koruyabilir. Buna göre saç folikülü, saç derisine baskındır ve yeni ekilen saçlar dökülmeye ensede olduğu gibi dirençli olacaktır. Ancak daha sonra yapılan araştırmalar bunu kısmen çürüttü ve dominansın paylaşıldığını dair yayınlar ortaya çıktı. Ancak donör dominans hala çoğu saç ekim cerrahı tarafından kabul görür.
Dihidrotestosteron (DHT)’nun saç dökülmesindeki önemini daha önce anlatmıştık. Donör alandaki saçlar, nereye ekildiğine bakılmaksızın DHT etkisine dirençlidir. Ortak kabul edilen şey ise donör bölgeden alınan greftlerin kafa derisinin neresine konursa konsun DHT bloke edici özelliklerini koruyor olmasıdır.
1960-70 yılları arasında 4-10 mm’Lik dairesel saçlı deri parçaları alınıp ekiliyordu ve Norwood, Shiell, Limmer, Nordstorm, Vallis, Marritt bu teknikleri uyguladılar. Nordstorm ve Marritt greftleri daha da küçülttüler . Walter Unger, Stough diğer saç ekim önderlerindendi. Uebel ilk defa binden fazla sayıda ekim yapabildi. Seager mikroskobik ünite ayrımını tanımladı. Choi ise greft implanter geliştirdi. Inaba 1996’da FUE hakkında kitap yazdı. Woods ve Umar ise vücut kıllarının ekilebileceğini gösterdi. Yine 1980’lerde itibaren kelliği önleyici skalp flepleri ve doku ekspandırları kullanıldı.
1980’lerin 90’ların sonraki bölümünde, mikro ve minigreftler ortaya çıktı ve süreci önemli ölçüde geliştirdi. Saç çizgisini yumuşatmak için mikrogreftler kullanılırken minigreftler alanın geri kalanını dolduruyordu. Önceki yılların daha büyük, ancak daha az greftlerinin aksine, bir seansta daha fazla greft yapıldı. Saç ekimi artık modernize oluyordu.
1990’larda geliştirilen en modern teknik olan ve foliküler ünite ekstraksiyonu (FUE) olarak bilinen Doktorlar, çok küçük çaplı küçük bir delme aleti ve bir mikro motor kullanarak tek tek saç tellerinin alınmasını belirtir. İşlemin avantajı dikiş gerektirmemesidir. İşlem, dikiş izi veya ağrı olmadan çok detaylı çalışma olanağı sağlar. Kliniğimizde de uygulanan bu yöntem ile sonuçlar doğaldır. Fue yöntemi ile tıraşsız, doğal ekimler yapılabilir hale geldi. Ayrıca kalem yöntemi de bu yöntemi alt başlığı olarak gelişti.